“Bu yazıyı 2009’da yazmışım ama yayınlamamışım. Buyrun bakalım… :)”
Markalar arasında sosyal medya kullanımı gün geçtikçe yaygınlaşıyor. Kimi markalar sadece tek bir sosyal medya kanalını kullanırken kimileriyse güçlü sosyal medya kanallarının hepsinde yer almak için kaynak harcıyor.
Markalar, sadece en güçlü kanalı kullanmak veya hepsine orantılı kaynak ayırmak yönünde farklı tercihlerde bulunuyor. Bir markanın karakterini tespit etmek ne derece mümkünse, bir sosyal medya kanalının karakterini de tespit etmek o derece mümkün. Zaten amaç, tespitler doğrultusunda markayı doğru kanal veya kanallara taşıyabilmek.
Sosyal medyada yer almak hedef kitle ile birebir iletişim, sadakat oluşturma ve şeffaflık gibi açılardan bir takım avantajlar taşımasının yanı sıra doğru kullanılmadığında pek çok riski de beraberinde getirebiliyor. Rakiplere ve eleştirilere açık bu kanallarda, olumsuz tepkiler kadar hiç tepki alamamak da büyük risk taşıyor.
Sosyal medyayı kullanmaktaki başlıca amaçlardan biri tepki ve beklentileri ölçümleyebilmek olduğundan, dönüş alınamaması kaynakların doğru kullanılmadığı anlamına geliyor. Bu kanallarda oluşacak krizler de son derece kısa sürelerde cereyan ettiğinden, kriz yönetiminin doğru uygulanması büyük önem taşıyor. Öte yandan sosyal medya, kriz yönetimi konusunda da klasik kanallara oranla hızlı uygulanması açısından belli bir fark yaratıyor.
Bloglar, mikro bloglar, sosyal ağlar, sosyal imler, wikiler, fotoğraf ve video paylaşım kanalları, online oyunlar, podcastler… Facebook, Twitter, Flickr, Youtube, Friendfeed, Stumbleupon, Linkedin, Digg, Plurk, Justin.tv, Last.fm… Bloglar ve podcastler formal, mikro bloglar informal, sosyal ağ ve imler ise her ikisi açısından iletişime uygundur benzeri sınıflandırmaların her koşulda geçerli olmadığı ortada. Sosyal medya kanallarını karakterize ederek yüzlercesi arasından doğru olanları belirlemekse profesyonelce eğilindiği takdirde mümkün olabiliyor. Markaların, sosyal medya kanallarını ve bu kanallarda uygulanacak stratejileri doğru şekillendirdikleri takdirde elde edecekleri güç ise tartışmasız oldukça büyük.
Yol yine dönüp dolaşıp gayet iyi bilinen bir kuraldan, yani doğru zamanda doğru yerde olabilmekten geçiyor. Sonuç olarak, markalar sosyal medyanın gözü önünde doğru şekilde yer aldığı sürece, sosyal medya kanallarının da onları göz ardı etmesi mümkün değil.
İmaj: zdnet.com
Teşekkürler Hasan! Önümüzdeki günlerde daha kapsamlılarını da yazmayı planlıyorum:)
Ekin, çok güzel bir yazı olmuş, ellerine sağlık.