İnsanlar yaptıklarınızı unutur, hissettirdiklerinizi asla…
Bazı filmler vardır, hiç yaşamadığınız bir hayatı, hatta yaşama ve tanık olma ihtimalinizin bile olmayacağı bir hayatı gözlerinizin önüne serer. Bittikten sonra bile sanki izlemeye devam ediyormuşsunuz gibi gelir. Etkisinden bir süre çıkamazsınız. Gözleriniz akan giden jeneriği okur ama ruhunuz hala filmde kalmıştır. Film öylesine içine çekmiştir ki sizi, o dramı siz yaşamışsınız gibi gelir. Söyleyecek o kadar çok sözünüz vardır, ama filmin sonunda kalbinize inen o yumruk susturur sesinizi. Atlıkarınca böyle bir film…
Filmi izledikten sonra etrafınıza “mutlaka izleyin” dersiniz. Sinemaya gidecek birileri varsa mutlaka o filmi önerirsiniz, hatta izlemeleri için ısrar edersiniz. Size filmi sorarlar, konusunu anlatmanızı isterler. Ama filmi anlatmazsınız, anlatamasınız ki… Çünkü sonunda ne olacağını heyecanla beklediğiniz bir aksiyon ya da gerilim filmi değildir. Sevgililerin birbirine nasıl kavuşacaklarını merakla beklediğiniz aşk filmi de değildir. Yaşamın tam ortasından çıkan, görülmeyenler ve duyulmayanlar üzerine, fark edilmeyenler ve konuşulmayanlar üzerine, normal gibi görünen içi paramparça olmuş bir aile üzerine bir film Atlıkarınca. Bu yüzden filmi dikkatli izleyin.
Erdem ve Sevil çocukları Edip ve Sevgi ile küçük bir kasabada yaşamaktadırlar. Sevil’in annesi felç geçirince mecburen İstanbul’a taşınmak zorunda kalırlar. Hayat akıp gider. Edip İstanbul dışına okumaya gider, Sevgi genç kızlığa adım atar, Sevil işinde terfi eder müdür yardımcısı olur, Erdem ise iyi bir yazar olmaya çabalamaktadır. Yolunda giden normal bir aile yaşantısı sürerler. Gerçekten öyle midir? Sevil’in gözüyle her şey olduğu gibi midir? Yoksa Edip gibi kaçıp gitmek mi gerekir? Erdem gibi bir daktiloya mı hapsetmek her şeyi? Sevgi için susmak ve içine atmak mı her şeyi? Ahh, annaanne! Hadi çöz şu kahrolası felcini, filmin sonunda kalbime yemeden o yumruğu en önce sen at…
Atlıkarınca, bu yıl Altın Portakal’da En İyi Senaryo ödülünü, 30. İstanbul Film Festivali kapsamında Radikal Gazetesi tarafından verilen Halk Ödülünü aldı. Yönetmen İlksen Başarır. Senaryo Mert Fırat ve İlksen Başarır. Yapımcı Kutu Film ve Most Production. Oynayanlar Mert Fırat, Nergis Öztürk, Zeynep Oral, Sema Çeyrekbaşı, Sercan Badur ve Oğulcan Güler. İlksen Başarır ve Mert Fırat ilk olarak Başka Dilde Aşk filmiyle bir araya gelmişlerdi. Atlıkarınca ikinci filmleri. Üçüncü filmlerini sabırsızlıka bekliyorum.
Hikaye çok iyi. Oyuncular çok iyi. Özellikle Mert Fırat öyle iyi performans göstermiş ki, bir an için kendisinden nefret ettim . Türk sinemasına Atlıkarınca’yı kazandırdıkları için emeği geçen herkesin eline ve yüreğine sağlık…
Filmin fragmanı
No comments yet... Be the first to leave a reply!