Evet, yanlış duymadın; Silivri. “Tamam da Silivri’de ne var ki, neden gidelim?” diyecek olursan cevap listesi şöyle:
Trafikten uzak
Hafta sonu Silivri’ye gidersen mutlaka erken gideceksin, ancak mevsim yaz olmayacak çünkü yazın İstanbul’u aratmayacak derecede kalabalık oluyor. Erken gittiğin için yolda ve şayet çok oyalanmadan geri dönersen dönüşte trafik derdin yok.
Sakin ve huzurlu
Silivri’de sahilde küçük bir yürüyüş yapıp Küpeşte Cafe’de üç yanını saran deniz manzarasına karşı güzel bir kahvaltı edeceksin. Kahveni yudumlarken laptop’ını açıp keyfine bakacaksın.
Lezzet alternatifi bol
Kahvaltı sonrasında sahilden balıkçıların oraya yürüyeceksin. Denizi seyrederken önüne toplanan kuşları simitle beslemek serbest. İstersen çay bahçesinde oturup açıkhavanın tadını çıkarmaya devam edebilirsin veya bir cafeye oturup nargileleri deneyebilirsin. Acıkmışsan balıkçıların orada hem taze hem de uygun fiyatlı balıklar seni bekliyor, yine açıkhavada midye dolma, kalamar, balık yemek öğle yemeği alternatiflerinden ilki. İkinci alternatif de Vedat Milor’un da önerdiği söylenen iskelenin oradaki Köfteci Osman. Köfteleri gerçekten enfes ama unutulmaması gereken bir nokta var ki o da çorbasının da son derece başarılı olduğu. O yüzden şayet balık değil köfte yemek istiyorsan, öncesinde çorbanın tadına bakmayı unutma.
Gidip dönmesi kolay
Tüm bunlar, kahvaltı, dinlenme, yürüyüş, kahve ve öğle yemeği yaklaşık 5-6 saatini alacaktır. Bu da İstanbul’a öğleden sonra yani trafik çilesini çekmeden döneceğin anlamına geliyor. Tabii dönmek istersen… 🙂
No comments yet... Be the first to leave a reply!