İstanbul’da hafta sonunu hem gezerek hem de sakin bir şekilde geçirmek istiyorsanız Anadolu Kavağı bunun için mükemmel bir yer. Rumeli Kavağı’na bir kaç kere gitmiş olmama rağmen tam karşısında konumlanmış Anadolu Kavağı’na gitmek için bir türlü fırsatım olmamıştı. Artık sonbaharın ilk günlerini yaşamaya başlamışken güneş ve sıcak havanın son demlerini değerlenmek için geçtiğimiz hafta sonu Anadolu Kavağı’na gittim.
Anadolu Kavağı’na gitmek çok kolay. Kara veya deniz yoluyla rahatlıkla gidebiliyorsunuz. Ben Kabataş’tan kalkıp Beşiktaş’a uğrayan turla gitmeyi tercih ettim. Avrupa yakasında oturuyorsanız en kolay yolu bu. Sarıyer’den ve Eminönü’nden belli saatlerde vapurlar da var. Dentur Avrasya’nın tur gemileri yaz sezonunda 11:15’te Kabataş’tan, 11:30’ta Beşiktaş’tan kalkıp bir buçuk saate yakın bir sürede Anadolu Kavağı’na varıyor. 3 saat kadar Anadolu Kavağı’nda vakit geçirdikten sonra 15:30’da dönüş seferi yapılıyor. Gidişte Avrupa yakası dönüşte Anadolu yakası kıyısından giderek boğazın güzel yapılarını ve semtlerini de seyretmiş oluyorsunuz. Fotoğraf makinenizi elinizden hiç bırakmayabilirsiniz. Deniz yolunu tercih etmezseniz Kadıköy ve Üsküdar’dan belli saatlerde belediye otobüsleri de kalkıyor. Kendi aracınızla gidecekseniz eğer bence “arife tarif gerekmez.” 🙂
Boğazın güzel manzarasıyla yaptığınız kısa yolculuktan sonra Anadolu Kavağı sizi mütevazi bir merhaba ile karşılıyor. Küçük ve samimi bir yerleşim yeri, balıkçı köyü de diyebiliriz. İskeleden inince sahil şeridinde yan yana balıkçı lokantaları sıralandığını görüyorsunuz. Buralarda taze ve lezzetli balık çeşitlerini deneyebilirsiniz. Balıkçı lokantalarının hemen arkasında küçük bir meydanı geçtikten sonra çeşitli dükkanların yer aldığı çarşısına çıkıyorsunuz. Çarşıdan kendinize ve sevdiklerinize küçük hediyeler alabilirsiniz.
Anadolu Kavağı’nda mutlaka yapmanız gereken bir şey var; o da Yoros Kalesi’ni görmek. Kale, Doğu Roma döneminde yapılmış daha sonra Cenevizlilerin hakimiyetine girmiş. Yüzölçümüyle İstanbul’daki en büyük kale olarak biliniyor. Kaleye yayan olarak çıkmak 20 dakika sürüyor. Arabayla ise tahminimce dakika bile sürmeyecektir. Kale duvarlarını gördüğünüz zaman “Castle Short Way” yazısını dikkate alınız derim. Kısa olmasına rağmen sayısız merdiven tırmanacaksınız. Uzun yol ise daha yorucu oluyor. Yoros Kalesi’nin hemen aşağı tarafına kat kat merdivenlerin tırmandığı yere lokantalar yapılmış. En azından merdivenleri çıkarken kısa mola verme şansınız oluyor. Boğazın Karadeniz’e açılan iki tarafını gören manzarasına şanslıysanız ulaşabilirsiniz. Merdivenlerin sonuna geldiğinizde kalenin kapalı kapısıyla karşılaşma ihtimaliniz var. Yine de kaleye çıkarken arkanızda kalan Boğaz’ın manzarası bile tek kelime ile mükemmel.
İsterseniz kalenin dışındaki lokantalarda isterseniz sahildeki balıkçılarda karnınızı doyurabilirsiniz. Anadolu Kavağı küçük bir yerleşim yeri olmasına rağmen yeme içme konusunda alternatifi çok olan bir yer. Benim tavsiyem sahilde uygun fiyata balık yiyebileceğiniz lokantaları tercih etmenizdir. Balığın üstüne pek gitmez ama tatlı niyetine de ev yapımı dondurma veya waffle satan dükkanlara da uğrayabilirsiniz. Anadolu Kavağı’nda konaklayabileceğiniz pansiyonlar da mevcut. Haftasonu Adalar’ın kalabalığı yerine kısa yürüyüş yapabileceğiniz, sakin ve keyifli bir zaman geçirebileceğiniz Anadolu Kavağı’nı seçebilirsiniz. Üstelik henüz görmediyseniz ilk fırsatta görmeniz gereken bir yer olduğunu söyleyebilirim.
Bir not: Anadolu Kavağı’na geliş ve gidişte Boğaz’ın Karadeniz’e açılan iki tarafında başlayan 3. köprü inşaatının çalışmalarını da uzaktan görebiliyorsunuz. Denizin maviliğine göz kırpan yeşil alanların kademe kademe yok olması çevreci olsun veya olmasın her insanı üzer bence. Öyle güzel bir manzara ve doğa var ki, inşaatın uzaktaki izlerine gerçekten üzüntüyle bakıyorsunuz. Beni asıl düşündüren ise 3. köprü tamamlandıktan sonra yeşil alanların kıyımlarının artacak olması ihtimali.
Reblogged this on TwittBooks Blog.