Sonbahar kitap mevsimi… Dışarıda güneş yerini yağmura bırakırken evde vakit geçireceksen seç bir kitap, yanında çay, kahve ve diğer güzel şeylerle sayfaların arasında kaybol.
Geçenlerde bir kitapçıda dolaşırken Bülent Gardiyanoğlu’nun 2 Tam Bir Tek kitabı dikkatimi çekti. Hani bir kitap almaya niyetlenirsin ama ne alacağına karar verememişsindir, işte öyle bir zamandı ve rafta bu kitap gözüme ilişti.
Kitabın arkasında yazanlar şöyleydi:
“Kendinizi bir elmanın yarısı, hayatınızdaki kişiyi de elmanın diğer yarısı olarak düşünüp bir ilişkiye başlarsınız. Birlikte iki yarım bir tek olmaya çalışırsınız. Siz bir yarım elma oldukça, hayatınıza hep yarım insanlar gelir ve ilişkileriniz hep yarım kalır.
Tam ve bütün olmak, hayatınıza tam ve bütün insanı çekebilmeniz için hazırlanmış çok özel bir kitap…
Tüm biten, devam eden ve kurulacak olan ilişkilere şifa olması niyetiyle…”
Bu arka kapak yazısı, tamamen duygusal ilişkilere yönelik bir kitap mıdır acaba sorusunu aklıma getirdi ve haliyle o an için kitap gözümdeki cazibesini kaybetti. Bölümlerine ve sayfalarına bir göz atayım istedim. Göz gezdirince de aralardan birkaç satır beni ikna etti ve kitabı aldım. Yazarını o ana kadar açıkçası hiç mi hiç tanımıyordum.
Peki kimdir Bülent Gardiyanoğlu? Kendi web sitesi ve video kanalı olan yazar, tanıtımlarda sıklıkla uluslararası yaşam koçu olarak geçiyor. Açıkçası kendine has, konuşur gibi, kimi zaman sizli, kimi zaman senli hitapta bulunup ikisi arasında keskin geçişler yaptığı farklı bir üslubu var ve alışmak biraz zamanımı aldı. Yazdıkları tamamen bana hitap etmese ve içinden sadece bazı bölümleri ilgimi çekse de bir göz gezdirmeye değer diye düşünüyorum.
Kitaptan birkaç alıntı yaparak kararı size bırakıyorum.
“Eğer bir kişiyi yargılıyorsanız ve kendinizi haklı görüyorsanız, hazırlanın, zaman içinde siz veya ailenizden birileri de aynı davranışları yapmaya başlayacak ve siz bunu bir şekilde gözlemlemek zorunda kalacaksınız! Genelde biz kendimizi doğrucu başı görürüz. Hayatımızdaki diğer insanlara da kendi doğrularımıza göre puan verip, onların doğrularının daha aşağıda olduğunu görmek isteriz. Veya tam tersini yaparız. Herkesin doğrusunu kendi doğrumuz yaparız ve özümüzden uzaklara gideriz! Her ikisi de uçlardadır. Ya kendimizi yargılıyoruz ya da başkalarını. Hayatın içinde bir kişi kendini suçlamaya başladığında, ardından kendini suçlayacak olayları hayatına çekmeye başlar.”
“Her insanın bir enerjisi olduğunu fark ettim. Bu enerjinin içinde kadınların dişi, erkeklerin erkek enerjisi kullanması gerektiğini gözlemledim. Ne yazık ki kadınların çoğu erkek enerjilerini kullanıyor. Erkek gibi davranan bir kadın kendini korumak ister, güçlü ve güvende olmak ister. Aslında hayatta aradığı güçlü ve güvenebileceği bir erkektir ama onun hayatına öyle bir erkek gelmez. Erkek enerjisi kullanan kadınlarda adet sancıları daha çok olur, kistler daha çok oluşur çünkü vücut zamanla erkek olduğunu düşünmeye başlar. Rollerin atlanmaması gerekiyor. Bunlar hassas konulardır, kabule geçerek düzeltilmesi gerekir.”
“Doğru sorular sorarak doğru cevaplar bulabilirsiniz. Ben bunu hayatıma neden çektim? Neden hayatıma böyle bir insan çektim? Neden bu insanı kaybettim? Beklentilerim nelerdi? Neden bu ilişkiye bu kadar güvenmeyi tercih ettim? Neden bu kadar çok beklentiye girdim? Bu ilişkide hangi korkularım tetiklenmeye başladı? Tetiklenen korkularımın hangilerini yaşamaya başladım?”
Keyifli okumalar.
No comments yet... Be the first to leave a reply!