“Marie you are the wild blue sky”
Müzikle dolu bir hayatım olduğuna inanıyorum, en azından öyle olması için çabalıyorum diyelim. Böyle olunca da bazı isimler çok net hayatınızın nerdeyse her gününe etki ederken bazı isimleri ise size zaman öğretiyor. Bu isimlerin başında da sanıyorum Tom Waits var benim için. Elbette Tom Waits gibi bir dehayı sadece müzikle sınırlamakta haksızlık olur. Dediğim gibi külliyatının her metrekaresine hakim olmayan birisi olarak müzik ve sinemaya katkıları ve bunun ardında da aslında mükemmel bir söz yazarı, şair olmasıyla ender rastlanan bir tür olduğunu kabul etmek lazım.

Tom Waits
Tom Waits ve müziğinin hayatıma katılması biraz da benim değil onu seçimiyle ilerlediğini görebiliyorum. Aslında yolum ilk defa lise yıllarında TRT’de (evet TRT bir zamanlar bu kadar güzel filmleri gerçekten yayınlıyordu) izlediğim ve hala en sevdiğim filmlerden birisi olan Smoke ile kesişmiş kendisiyle. Kesişmiş diyorum zira filmin sonunda Auggie’nin anlattığı yılbaşı hikayesinde arka fonda çalan şarkıyı o zaman çok sevmiş ama o zamanın teknolojisiyle kim olduğunu bulamamış ve aslında o harika şarkının Tom Waits’in “Innocent When You Dream” olduğunu öğrenmem için belirli bir zaman geçmesi gerekmişti.

Harvey Keitel – Smoke
Elbette birçok filmde de karşıma çıktı Tom Waits. Artık kült mertebesine erişmiş Wristcutter’da Kneller, 7 Psikopat’ta (filmle ilgili yazımız burada) Zachariah ve yazmaya hiçbir zaman fırsat bulamadığım Terry Gilliam şaheseri Imaginarium of Dr.Parnassus’da da Mr.Nick ya da malum Şeytan olarak izledim onu ve her gördüğümde de yeni şarkılarını öğrendim. Ayrıca bir çok film ya da dizi de arka fonda çalan şarkıyı duyup bu kim diye baktığımda da tekrar tekrar öğrendim kendisini. Bunların içinde sanıyorum en güzel hikaye en sevdiğim dizilerden birisi olan Walking Dead (dizi ile ilgili yazılarımız burada) sezon 3 bölüm 11’de Beth tarafından söylenen ve soğuk hapishane koğuşlarında yankılanan “Hold On” olsa gerek. Beth şarkıyı söylerken zaten hoşunuza giden sözlerin kapanış kısmıyla beraber Tom Waits’e dönüşmesi ve tekrar yolumun kesişmesi harika bir histi.
Tom Waits külliyatı benim için yanımda sessizce yürüyen bir arkadaş gibi aslında. Öyle sürekli konuşup bir şeyler anlatan, heyecan dolu, ben buradayım diyen arkadaşlardan değil de daha çok belirli zamanlarda kendisini göstermeyi tercih edenlerden. Uzun süre seninle olmayan, bir ara çok yoğun bir paylaşım yaşadığınız ama sonrasında kendi yoluna giden ama giderken de kendisini unutmanıza izin vermeyenlerden diyebiliriz. Bu nedenle hep orada bir yerlerde olduğunu bilmek, gerektiğinde uzanıp dokunmak, kısa görüşmeler nedeniyle külliyatının hepsini yalayıp yutmamış olmak ve yaşamım boyunca belirli dönemlerde keşfetmeye devam etmek harika bir his. Siz de keşfedin, siz de dinleyin.
All the World is Greeen
Innocent When You are Dream
Hold On
No comments yet... Be the first to leave a reply!